Yolculuğum sırasında bir köye uğradım. Köyün girişinde köyün
geçmişini tanıtan güzel bir yazı vardı. Yazıyı okudum ve ne kadar zengin
kültürlü bir yer dedim içimden. Bu yazının yanında köyün manifestosu vardı, o
kadar güzel kaleme alınmış ki, ahlak kuralları,yasal kurallar,evrensel
değerlere bağlılık. .. burada bir süre kalmam gerektiğini düşündüm. Ne güzel
bir köydeydim,ne kadar çok şey öğrenecektim.
Köyden içeri adım attım ve biraz ilerledim, karşıma köyden
bir kaç kişi çıktı. Hareretli bir şekilde birilerini eleştiriyorlardı, keyifsiz
ve mutsuzdular. Önceleri anlamadım, hayal ettiğim yere benzemiyordu. Üzerinde
çok durmadım,heryerde olabilecek şeylerdi.
Köyün içine doğru biraz ilerledim, köyde muhtar seçimi
vardı. Muhtarlık için ise iki aday çekişmekteydi. Ne kadar demokratik,ne kadar
iyi. Köyde bir çok aksaklık görmüştüm ancak sanırım gelecek muhtar adayı
bunları köylülerin desteğiyle hızla düzeltecekti. Merak ettim,neyin nesi bu
adaylar? Yolda bir köylüye rastladım ve adaylar hakkında bilgi istedim.
Desteklediği aday hakkında o kadar iyi konuştu ki, muhtar olarak onun seçilmesi
gerektiğini düşündüm. Ancak konuşma devam ettikçe diğer adayı kötülemeye başladı.
Kafam karışmıştı, muhtarı neden desteklediğini sordum.
-Ben köy halkı için adayımızı destekliyorum. Diğer aday çok
kötü, çalıyor ve hiç iş yapmıyor. Bize hayatı zindan edecek.
Muhabbeti koyulaştırdım. Bir süre sonra, bahçesine ev yapmak
istediğini öğrendim. Bunun için muhtardan izin alması gerekiyormuş. Seçimlerin
sonuçlarını bekliyormuş. İlginç dedim kendi kendime, hiç mantıklı değil. Neden
seçimleri bekliyorsun, eğer bu senin hakkınsa şimdi yapmaya başlarsan daha iyi
kış ayına kalmaz evin biter.
-Olur mu beyim, evi yapmam için komşunun arazisinin bir kısmını
kullanmam gerekiyor. Komşum bunu kabul etmiyor. Eğer desteklediğim aday gelirse
komşum itiraz edemez, evimi ucuz yapmam için her türlü desteği adayımız
sağlayacak.
İlginç peki köyün girişindeki manifestoda seninde imzan var
bu yaptığın doğru mu?
-Beyim, ben sadece kendim için istemiyorum, desteklediğim
aday aynı zamanda herkese adil davranacak ve yanlışları düzeltecek. Ayrıca
arazisinden istediğim komşum geçmişte haksız yere burayı bizden aldı. O
zamandan beri kendilerini hiç sevmem.
Anlamadım ama çok sorgulamak istemedim. Kahveye gidiyordu,
bende köy kahvesine oturmak için peşine takılım. Yolda birini gördük, bak dedi
bu arazisinden alacağım komşum, ama konuyu açma. Tamam dedim.
Komşusu yaklaştı ve birbirlerine sarıldılar. Kardeşmiş gibi,
birbirlerini çok seviyormuş gibi. Daha sonra komşusunu tanıştırdı ve kahveye
çay içmeye davet etti. Birbirleriyle çok yakın konuştular, konuşmalarından
anladığım kadarıyla aynı muhtarı destekliyorlardı. Arazisine ev yapmak isteyen
kişi yolda bir arkadaşını gördü ve onunla konuşmaya gitti. Yeni tanıştığım
kişiyle uzakta onu beklemeye başladık.
-Şunu görüyo musun? Kendisini hiç sevmem. Arazim var, oraya
büyük bakkal ve kahve yapacağım ama kimseye söyleme. Onun arazisine ihtiyacım var,
inşallah seçimlerden sonra desteklediğim muhtar yardım edecek, çok para var bu
işte.
Köydeki manifestoda imzası vardı ve çok şaşırmıştım. Bu köy
halkı kardeş gibi olmalıydı. Anlamadım, yolda üç kişi yürümeye devam ettik. Kahveye
ulaştığımda herkesin mutlu şekilde oyun oynadığını sohbet ettiğini gördüm. Çok
sevindim.
Bir masaya oturdum, masadaki herkes karşı masadakileri
çekiştiriyor, aileleri hakkında ileri geri konuşuyorlardı. Çok üzüldüm,sadece
dinledim.
Masa da otururken 7 yaşında bir çocuk geldi. Bana bir kağıt
verdi. Abi bu kağıdı kimseye gösterme dedi. Kağıdı açtım, yolda yürürken
çeşmede su dolduran kızlardan biri beni görmüş ve görüşmek istemişti. İçimde
garip bir his.
Saat ve yer belirtti, çok düşündüm ve o akşam buluşmaya
gittim. Konuşmaya başladık, o kadar güzeldi ki. Ay,yıldızlar, doğa. . . ve en
güzeli kalbini açmıştı bana. Çok vaktimiz yoktu, konuştum sadece içimden
geçenleri. Aslında konuşmak değil,dinlemek istiyordum sesini ancak sadece
konuştum. Çok vaktimiz yoktu. İstedim ki bana inansın,bana güvensin. İstedim ki
sadece mutlu edeyim, ben konuştukça mutlu oluyordu. Sevmek karşısındakini
düşünmek değil miydi. Az vaktimiz vardı,ayrılma vakti geldikçe konuşmamı
artırdım. Kız mutluydu. Ayrılma saati geldiğinde kız gözlerime baktı. Bana
güvenmediğini söyledi. Nedenini sordum sadece. Aslında açık bir nedeni yoktu
ama anlamıştım,belli ki o da anlamamıştı.
-Ben çok konuştum biliyorum,sesini duymak benim konuşmamdan
daha önemli benim için ama içimden sadece seni mutlu etmek geçti. Ben
konuştukça güldün, sen güldükçe güldüm. Sen güldükçe mutluydum dedim, inanmadı.
Kafasını çevirmedi, yüzüme bir kez daha bakmadı ve gitti. O
gece orda kaldım, hareket edemedim,düşünemedim, ne yapacağımı bilemedim. Sadece
oturdum. Evine gitmek için ayağa kalktım, sadece gözlerinde ki ışığı görmek
istiyordum. Gerçekten güvenmiyor muydu ama gidemedim. Gidemedim çünkülerim
vardı. Olduğum yere oturdum.
O gece bir çok olaya şahit oldum, inanamadım. Bu köye bu
yüzden gelmemiştim, bütün bunların kötü bir rüya olmasını istedim. Sabah
kahveye gittim, kahve sahibi ve oldukça yaşlı bir amca vardı. Amcanın yanına
oturdum ve konuşmaya başladık. Köyün girişindeki manifestodan bahsettim ve bir
günlük sürede yaşadıklarımı anlattım.
-Evlat ben yıllardır bu köydeyim. Eskiden çok güzel bir
köydü, insanları daha güzeldi. Evet zaman zaman su sıkıntısı çekiyorduk,
elektiriğimiz yoktu ama güzeldik. Biz güzeldik ama nedenini
anlamadık,geleceğimizi güzel yetiştiremedik. Bu köyün bir adı vardır,
utandığımız için adını köyün girişine yazmayız.
Merak etmiştim, hiç aklıma gelmemişti köyün adı.
-Bu köyün adı: –mış gibi köyü. Gördüğün hemen her şey
sahtedir, arkadaşlıkları dostlukları. Arkadaşmış gibi yaparlar, dostmuş gibi
yaparlar, mumnunmuş gibi yaparlar,severmiş gibi yaparlar...En kötüsü
düşünüyormuş gibi yaparlar ve sadece buna inanırlar. O kadar kötü bataklıkta
farkında olmadan çırpınırlar, yaptıklarının hiç farkına varmazlar. Kendi
çıkarları için muhtarı desteklerler,ancak kendilerini köyün çıkarları için
desteklerdiklerine ikna ederler. Ve işin kötü tarafı bunlara ikna olurlar.
Hepsi birbirinin kuyusunu kazar ama birbirlerine yakın davranırlar. Aklın varsa
git bu köyden,bu köyde durmak sana yaramaz.
Peki dedim, o kızın hissettikleri, onlarda mı yalandı.
-Yaşlı adam kafasını kaldırdı ve sadece güldü...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder